MERCANLARINIZI BESLEYİN

Yazan: Tim Wijgerde, M.Sc
Çeviren: Cenk Aslan


İlk resif kaşifleri tropik suların içine baktıklarında dipte yetişen renkli şeyler gördüler, bu gördüklerinin sualtı çiçekleri ve çalıları
olduklarını zannetiler. Sonraki çalışmalarda bir çok mercanın sert iskeletlerinin olduğu ortaya çıktı, ve bu garip nesnelerin bitki mi yoksa mineral mi oldukları yıllarca tartışıldı.

Deniz biyolojisinin ilk günlerinde bu mercanların besinden yoksun çok berrak sularda gelişiyor olması büyük bir çelişki yarattı. 1881 yılında zooxanthellae nin keşfi ile bu gizem çözülmeye başladı. Mercanlar ile ilgili yapılan çalışmalar, sert mercanların mineralize iskeletlerindeki doku katmanlarında ve poliplerinde milyonlarca microskobik zooxanthellae hücrelerinin geliştiği, karmaşık bir ortak yaşam (simbiotik) olduğu ortaya çıktı. Güneş, fotosentetik zooxanthellae leri besliyor, zooxanthellae de mercanı besliyordu, bu da karbonatlı iskeletlerin ve muhteşem resiflerin gelişmesini sağlıyordu.

Bununla birlikte, mercanların kendilerini beslemeyi nasıl yönettiği tartışması yıllarca sürünce hikayenin o kadar da basit olmadığını ortaya çıktı. Akvaryumda mercan yetiştirmeye çalışan bizler için, enerji ihtiyaçlarını en iyi şekilde nasıl karşılayacağımızı bilmek bir çok cevabı olan hayati bir sorudur. Bazıları hala, simbiotik zooxanthellae si bulunan mercanların akvaryum ortamında uygun ışıklandırma dışında başka birşeye ihtiyaçı olmadığını iddia etmektedir. Maksimum mercan renklenmesi ve sağlığı için uygun aydınlatmanın bulunması uzunca bir süre resif akvaryumu hobisini meşkul etti; bugün ise 10 yıl önce hayal edemeyeceğimiz aydınlatma seçenekleri mevcut.

Hobiciler mercanların günlük enerjilerinin karşılanması için çeşitli yöntemler hakkında tartışmalarına rağmen, deniz bilimciler mercanların gerçekte neler tükettikleri konusunda görüş birliğine ulaşmaya çok yakınlar. Bir mercanın beslenme biçimi kabaca 3 ana kategori altında toplanabilir; her birinin ne kadar önemli rol oynadığının sıralaması ilgili türe göre değişir.

Bu kategoriler;
1- Simbiyotik algler tarafından sentezlenen fotosentetik ürünler
2- Plankton ve akıntıda sürüklenen organic atık parçacıkları
3- Çözülmüş besin maddeleri

Bu besin kaynaklarına ve bunlara bağlı mercan guruplarına daha yakından bakalım. Sağlıklı mercan bakmak ve yetiştirmek isteyenlerin mercanların beslenmesi hakkında temel bilgiye sahip olması gerekmektedir ve bu aynı zamanda bu muhteşem hayvanlara olan hayranlığımızı güçlendirecektir.

BİTKİ Mİ HAYVAN MI?
İnsanlar yüzyıllarca mercan adındaki tanımadıkları bu ilginç yaratıkların bitki olduklarını düşündüler. En azından yumuşak mercanları, çiçek açan çalılar ve ağaçlar olarak. Bu organizmaların gerçekte güneş enerjisini kullandıkları ortaya çıktığında teorilerinin doğrulandığını düşündüler. Bununla birlikte ileri düzey araştırmalar sonunda inkar edilemez gerçek ortaya çıktı: Mercanlar hayvandır.

İlkel sinir, sindirim ve kas sistemlerine sahiptirler. Hücrelerinde, güneş enerjisini kullanarak besine çevirmeye yarayan hücre içi organeller olan kloroplastlar yoktur aynı zamanda bitkilerde ve mantarlarda, hücre etrafını saran ve koruyan hücre duvarlarıda yoktur. Buda bizi inkar edilemez bir sonuça götürüyor: mercanlar hayvandır, ve tüm bu hayvanlar hayatta kalabilmek için beslenmek zorundadır.

OTOTROFİ VE HETEROTROFİ
Beslenme daha fazla aydınlatılması gereken geniş bir kavramdır. Bitkiler ve hayvanlar hayatta kalabilmek, gelişmek ve üremek için doğal olarak beslenmelidir. Başlıca farklılık, bitkiler beslenmek için gerekli organik monekülleri kendileri üretirken, mercanlar (insanlar gibi) kendileri organik monekülleri sentezleyemedikleri için, kullanılmaya hazır olarak dışarıdan almaları gerekmektedir. Bitkiler, güneş ışığını kullanarak organik olmayan karbondioksiti (CO2), karbohidratlar, yağ asitleri, gliserol ve amino asitler gibi organik bileşiklere çevirirler. Bu özellik bitkilerin kendi kendilerini besleyebilen anlamına gelen Ototrofik olarak sınıflandırılır. Diğer taraftan hayvanlar bu eşsiz özelliğe sahip değillerdir, organik monekülleri bitkilerden veya diğer hayvanlardan alırlar. Bu da tüm hayvanları Heterotrof yani dış beslenen yapar.

Beslenme konusundan bakıldığında mercanların bir çok türü dokularının altında bitkilere ev sahipliği yaptığından oldukça özel canlılardır. Bu bir çok karışıklığın temelidir. Buradaki bitkiler, aslında Symbiodinium sınıfından olan simbiyotik algler olup genel olarak zooxanthellae olarak bilinir. Alglere güneş enerjisi sağlandığında hem kendileri, hemde ev sahipleri mercanlar için çok becerikli şekilde kullanırlar. Fotosentez ürünü organik bileşikler üretir ve bir çoğunu mercanın dokularına nakil ederler. Mercan, çoğunlukla karbohidrat ve gliserol şeklinde sağlanan bu enerjiyi iskeletinin inşasında kullanır.

Zooxanthellae, mercanın gastrodermal hücrelerinin içinde bulunur. Mercanlar iki hücresel katmana sahiptir: epidermis olarak bilinen epithelial doku (dış katman) ve gastrodermis (iç katman). Doku katmanları sadece tek kat hücre kalınlığındadır ve mesoglea adında jel yapıda bir madde ile birbirine yapışıktır.

Mercanlar aynı zamanda organik parçacıklar olan plankton ve akıntıda sürüklenen organic atıklar ile beslenir. Sudan çözünmüş organik (örneğin amino asitler) ve inorganik (örneğin amonyak, üre, nitrat ve fosfat) maddeleri alırlar. Son kategorideki inorganikler zooxanthellae nin hayatta kalması ve büyümesi için temel yapıtaşı olduğundan zooxanthellae tarafından kullanılır. Sonuç olarak mercanlar hem ototrof hemde heterotrof özelliklere sahip olduklarından beslenme şekillerine polytrophic yani çoklu beslenme denir.

Yıllar boyunca bir çok akvaristin görüşü sağlıklı mercan yetiştirmek için tek başına ışığın yeterli olacağı idi. Ama yukarıdaki bilgilerden de görüleceği üzere plankton gibi diğer besinsel kaynaklarda önemlidir.

PLANKTON: OKYANUSLARDAKİ YAŞAMIN TEMELİ
"Plankton" terimi, büyüklüklerine göre çeşitli alt guruplarda kategorize edilmiş şaşırtıcı sayıdaki organizmaya verilen ortak ada denir. Terim yunancada "başıboş gezen" anlamına gelen "planktos" kelimesinden türemiştir. Planktonik organizmalar çok farklı şekil ve büyüklükte olmakta ve micrometre diğer adı ile micron ile ölçülmektedir. 1 mikron 0.000001 metreye eşittir. Aşağıdaki resim büyüklüklere göre genel olarak kabul edilmiş olan pico-, nano-, micro- ve mesoplankton guruplarını göstermektedir.

Bu guruplandırmalar içinde cyanobacteria, küçük protozoa ve en küçük alg (picoplankton); alg ve orta boy protozoa (nanoplankton); rotiferler gibi mikroskobik kabuklular ve büyük protozoa (microplankton) ve copepodlar (mesoplankton) yer alır. Balık ve omurgasız larvalarıda türlerine göre micro ve mesoplankton olarak sınıflandırılır. 2 ile 20 mm arasındaki Kuzey Deniz Krill (Meganyctiphanes norvegica) gibi büyük kabuklular macroplankton olarak kategorilendirilir. Sonuç olarak 20 mm den büyük tüm canlı organizmalar megaplankton olarak sınıflandırılır. Bu büyük karedes veya küçük bir balığın tamamını iştahla silip süpüren LPS mercan ile ilişkilidir.

Fitoplankton formları, bir çok deniz ekosisteminin temelini oluşturur. Güneş ışığını kullanarak CO2(Karbondioksit)'i organik bileşiklere çeviren "birincil üreticiler" olarak bilinirler. Daha sonra fitoplanktonları tüketen zooplanktonlar diğer büyük hayvanlar tarafından yenir. Marin ekosistemler temelde bu şekilde çalışır.Cyano bakteriler, algler ve zooxanthellae fotosentetik özellikleri ile deniz yosunu ve mercan kayalıkları ekosistemlerini destekler. Örneğin zooxanthellae olmadan bugün sert mercanların oluşturduğu ve binlerce canlı için hem yiyecek kaynağı hemde yaşam yeri olan engin mercan kayalıkları oluşamazdı.