Evet, neredeyse 1.5 yıl sonra... Kusuruma bakmayın çünkü bulunan makaleler ya çok karmaşık ya da çok yüzeysel.. Elimden gelenin en iyisini aşğıda okuyacaksınız. Katkılarınızı bekliyorum:

“Ağaçtan düşen yaprak”

Sanırım “intihar” kelimesi daha iyi ve daha şiirsel tanımlanamaz.

1972 yılında Kerr ve arkadaşları “apoptosis” kelimesini böyle tanımladı.

Programlı bir hücre ölümü “nekrosis” ya da Türkçe karşılığı “nekroz” durumundan farklı olarak “kontrollü” olarak ölümü seçer. Evet, Rapid Tissue Necrosis olarak bilinen RTN bir çeşit “kontrolsüz” ölüm şekline işaret eder. Oysa apoptosis son derece kontrollü, programlı ve bilinçli bir intihar yöntemi…

Üzücü değil mi? Bir o kadar da şiirsel?

Bazı özel sinyaller alan mercanlar hücrelerde biyokimyasal ve yapısal değişikliklere tetiklenir. Bunun sorumlusu ise kimi proteinler: hangileri girmek istemiyorum! Daha çok ne tetikliyor, ona yoğunlaşalım.)

Kimi proteinler, diyelim organizmada bir sinyalizasyon sistemi geliştiriyor ve organizmada varolan hasarlı veya virüs ile enfekte hücrelerin yayılması önlemek amacıyla apoptosis’i başlatır. Anladığınız gibi son derece mantıklı bir davranış biçimi…
Yalnızca hasarlı hücreler veya virüsler değil, radyasyon (UV ama filtrasyon değil, aydınlatma kaynaklı), kimyasallar (!) ya da büyüme yoksunluğu (bir türlü oluşamayan biyolojik denge sonucu Ca ve KH tüketiminin gözlenmemesi) veya oksidatif stres (okyanuslarda olağandışı oksijen seviyelerinin oluşması veya tanklarda uygulanan extra fazla Ozon?) sonucu da apoptosis tetiklenebilir.

En ilginç gerekçelerden biri de akvaryuma gereksiz fazla ellerin sokulması (müdahale!)…

Durdurmak mümkün mü?

Bunu 2. Bölümde inceleyeceğiz.

- Usta, çok depresif olmadı mı?
- Haklısın.. en iyisi bir şiirle devam edelim – Atilla İlhan’dan gelsin:

söyleşir
evvelce biz bu tenhalarda
ziyade gülüşürdük
pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının
ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
zamanlar değişti
ayrılık girdi araya
hicrana düştük bugün

ah nerde gençliğimiz
sahilde savruluşları başıboş dalgaların
yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller
elde var hüzün

o şehrâyin fakat çıkar mı akıldan
çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması
sırılsıklam âşık incesaz
kadehlerin mehtaba kaldırılması
adeta düğün

hayat zamanda iz bırakmaz
bir boşluğa düşersin bir boşluktan
birikip yeniden sıçramak için
elde var hüzün