Kimi öngörülere katılmakla birlikte konuya farklı bir açı getirmek istiyorum:

1- Sabır: İlk faktör. Başlangıcından itibaren "nasıl" bir akvaryum arzuladığımız çoğu zaman plansız, programsız ve aceleci bir gelişme içersine itiliyor. Bekleme süreleri kimi "kestirme" yöntemlerle (sözgelimi canlı kum, canlı su) kısaltılıyor. Destekliyorum ama hemen ardından akvaryumun "olgunlaşma" süresi böylelikle "es" geçiliyor: Aynı anda balık, temizlik ekibi, yumuşak mercanlar ve hatta sert mercanlar akvaryuma ekleniyor. Oysa biyolojik ve kimyasal dengelerin oluşmadığı ortamda sert mercanların "beklenen" düzeyde yaşayabilmeleri olanaksız.

Burada hemen belirtelim: Mercanların -özellikle sert mercanların- renkelerinin kahverengiye dönmesi mercanın bir savunma mekanızması sonucu. Zaten burada sorgulanan da bu: mercana bizler nasıl bir "saldırı" gerçekleştiriyoruz?

2- Kuyruklu Yalanlar: Doğru yalan söylüyoruz ama biraz abartmıyor muyuz? Mercanlara verilen mesaj şöyle.. diyelim bir Euphyllia (hammer coral?) ile sohbet halindeyiz:

- Biliyor musun nerdesin? Tam da Great Barrier Reef'in göbeğindesin...
- Ya yalan söyleme.. Senin evinde akvaryumun içindeyim...
- Yok caaanım.. Bak sana ne güzel ışık düşüyor, su pırıl pırıl, akıntı enfes.. daha ne olsun?
- Atma şimdi! Işık senin gözüne göründüğü gibi düşmüyor üzerime.. Su biyolojik açıdan berbat.. Attığın saçma sapan katkılardan korunmaya çalışmaktan yoruldum.. Akıntı desen.. yok gibi bir şey...
- Tabii şimdi Great Barrier Reef gel-git döneminde o yüzden..
- Yalannn ! Kuyruklu yalan!!